İran 1950’lerden bu yana nükleer meselelerle haşır neşir. Önce Amerika’nın yardımını aldı. Devrimden sonra bir ara duraksadı. Sonra da Rusya’nın desteğiyle kendilerine göre barışçıl amaçlarla, dışarıdan bakanlara göreyse silah için yakıt üretti. İmzacısı olduğu NPT’ye rağmen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na bilgi vermeden gizli kapaklı yerlere uranyum zenginleştirme santralleri kurdu.
Yine de BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya’yla müzakere edip bazı faaliyetlerini kısıtlamayı, zenginleştirmeyi yüzde 3.67’de tutmayı 2015’te kabul etti. Buna karşılık kendisine uygulanan ambargolar kalkacak, Batı ile sorunlu olan ilişkileri yavaş yavaş normalleşecekti. Ancak ne normalleşme gerçekleşti ne de kısaca JCPOA olarak bilinen anlaşma tam olarak uygulandı.
Çünkü 2018’de Amerika İsrail’in hatırını kırmayarak anlaşmadan çekildi. İran Amerika ile uzlaşarak JCPOA’ya geri dönmek istediğini hala söylese, dini liderler atom bombasının haram olduğunu iddia etse de 7 Ekim 2023’den bu yana değişen koşullar İran’ı eşiği aşmaya, nükleer silah edinmeye bariz bir şekilde zorluyor. Her şeyden önce İran sürekli aşağılanıyor. Kendi içinde de nükleer silahımız olsun...