Kamu diplomasisi kavramı günümüzdeki anlamıyla ilk kez 1960’lı yıllarda kullanılmış. Kabaca kamuoylarının dış politika amaçlarına ulaşmak için destek olmasını sağlama çabası olarak tanımlanmış. Geleneksel diplomasinin ötesindeki eylemlere atfen de anlam kazanmış. Nasıl yapılması gerektiği konusunda literatürde bir dolu yazı var ama en başarılı şu şekilde olur diye üstünde uzlaşılmış bir formül yok. Araştırmacılar, bazen de yöneticiler hatalardan ders çıkartarak, iyi gitmeyen şeylerin olduğunu görerek kamu diplomasisi üstüne yazmış, konuşmuş. Özellikle de 11 Eylül 2001 sonrasında Amerikalılar “bizi neden sevmiyorlar” tarzı sorular sorarak ülkelerinin dünyayla olan iletişimindeki sorunları dile getirmişler, yeni kavramsal çerçeveler oluşturmuşlar, ülkeleri için uygulamaya yönelik önerilerde bulunmuşlar. *** Bizde de adı konmasa bile kamu diplomasisi ihtiyacı hep hissedilmiş ve bu ihtiyacın karşılanması için adımlar atılmış. Zamanında Anadolu Ajansı’nın kurulması, TRT-World’ün yayın hayatına kazandırılması başka hedeflerin yanı sıra kamu diplomasisine de hizmet amacıyla. Türkiye’yi dünyaya Türkiye’nin istediği gibi anlatan mecralar. Üniversiteler, burslar, düşünce kuruluşları, Yunus Emre Merkezleri, ihraç ettiğimiz kaliteli ürünler ve hatta bazı televizyon dizileri de öyle.