Adanın her iki tarafından gelen haberlerden ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Hürriyet’te Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta söylediklerinden çözümün artık mümkün olduğu, pek çok konuda mutabakat sağlandığı, ama toprak, mülkiyet ve garantilere ilişkin tereddütlerin devam ettiği anlaşılıyor. Umarız New York’ta yapılacak görüşmeler sürecin daha da ileriye taşınmasına neden olur, sorunun çözülmesi yolunda ilerleme sağlanır.
***
Ancak kabul edelim ki yılların bakiyesi bu tür sorunların çözümü her zaman zordur. Önyargılar, yerleşik düzenin sağladığı çıkarlar, güvenlik endişeleri ve tabii ki dış müdahaleler çözüm çabalarını olduğundan daha komplike hale getirir. Özellikle de sorunun çözümü ayrılık değil birleşme ve bütünleşmeyle sağlanacaksa, çözüm şahsına münhasır olacaksa ve taraflar çözümden tam olarak ne kazanacağını bilmeyecekse.
Zorluk sadece soruna doğrudan taraf olan Kıbrıslı Rumlar ve Türkler için değil Türkiye için de geçerlidir. Kuşaklar boyunca Türklere yapılan zulümle hatırlanan ve gerçek çözümün 1974 müdahalesiyle sağlandığı düşünülen bir sorunun birleşme yoluyla çözüleceğine inanmak, Kıbrıslı Türklerin “bizden” kopup “başkasıyla” yaşamasına razı olmak kolay değildir. Birileri mutlaka çözümü “haksızlık” olarak kabul edecektir.