BM’in eski Genel Sekreteri ve 2001 Nobel Barış Ödülü sahibi Kofi Annan geçtiğimiz hafta sonu hayata veda etti. 1938 yılında Gana’da varlıklı bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Annan, Gana, İsviçre ve Amerika’da gördüğü eğitimden sonra BM’e girmiş, orada çalışıp 1997 yılında örgütün ilk Sahra altı Afrikalı Genel Sekreteri olmuştu. İki dönem süren görevi sırasında pek çok krizin yönetiminde, sorunun çözümünde rol oynamıştı. Onu tanıyanlar ölümünden sonra konumuna karşın mütevazı bir insan, yetenekli bir diplomat olduğunu söyledi. Koruma Sorumluluğu Doktrinine (R2P) yaptığı katkıyı vurguladı. İş dünyasına telkinleri, tavsiyeleri gündeme geldi. Kimileri de yerdi. Yergilerin çoğu Genel Sekreter atanmadan önceki görevinde Ruanda’da -daha sonra mahkemelerce soykırım olarak adlandırılacak- Tutsi katliamını öngörememesi, uyarıları ciddiye almaması, bu ülkedeki BM Barış Gücünün miktarını çoğaltacağına azaltmasıyla ilgiliydi. Bazıları da Annan’ın haksız yere bu büyük insanlık trajedisinden sorumlu tutulduğunu söyledi. Kimin doğru, kimin yanlış, kimin haklı, kimin haksız olduğunu bilmiyoruz.