Ben de dahil olmak üzere pek çok yorumcu 1936 tarihli sözleşmenin Türkiye için önemine değindi, kanal inşaatının Montrö rejimini ortadan kaldırabilecek siyasi komplikasyonlara yol açamaması için dikkatli olunması gereğinin altını çizdi. Gerçekten de zamanın ve şartların değişmesi, sözleşmenin özellikle teknik hükümlerinin bu değişime ayak uyduramamış olması, revizyonun zorluğu ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin Montrö’nün yerine geçebilme potansiyeli taşıması statükonun değişmesinden yarar sağlamayacak Türkiye’nin dikkatli olmasını gerekli kılıyor. Ancak Montrö var diye kanal projesinden vazgeçilmesini istemek de doğru değil. Montrö’nün revizyonu ya da ilgası İstanbul Kanalı kazılmasa da talep edilebilir. *** Hiç şüphe yok ki İstanbul Kanalı gibi büyük bir projeye...