7 Nisan’da Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na çarpan Malta bandıralı gemi İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi’nden yabancı bayraklı gemilerin barış, savaş ve kriz durumlarında transit, daha doğrusu duraksız geçişini düzenleyen 20 Temmuz 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni bir kez daha gündeme getirdi. Hemen her kazadan sonra olduğu gibi yine bazı yazarlar, kimi kanaat önderleri sözleşmenin 2’nci maddesindeki ticari gemilerin neredeyse sınırsız geçiş hakkına atıfta bulunarak revizyon için masaya oturmanın gereğinden söz etti. Teknik olarak bakıldığında bu mümkün. İsterse Türkiye 2021 yılında 2’nci maddenin tadili talebiyle 29’uncu maddeye istinaden çağrı yapabilir. *** Sonunda da bir konferans toplanır ve Türkiye’nin en iyi devletler hukukçularından biri olan Prof. Dr. Sevin Toluner’in bizi yıllarca önce uyardığı gibi Montrö rejimi büyük bir olasılıkla tamamen çöker, yerine 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin Boğazlara ilişkin hükümleri geçer. Yani biz daha iyisini, daha fazlasını talep ederken daha kötüsüne, daha azına razı olmak zorunda kalırız. Çünkü her şeyden önce Montrö Sözleşmesi teknik ömrünü doldurmuş bir hukuki metindir. Uygulaması içtihat üstünden gerçekleşmekte ve harfiyen değil ruhen hayata geçirilmektedir.