İltica eden için de edilen ülke için de önemli bir sorun. Biri çoğunlukla siyasi nedenlerle yerinden olurken diğeri yerinden olanı ağırlamak zorunda kalıyor. İlticanın olmaması için dünyanın istikrara kavuşması, kimsenin ölüm ya da açlık korkusuyla yaşadığı yeri terk etmemesi gerekiyor. Bu da ancak savaşların, zulümlerin, müdahalelerin ve eşitsizliğe neden olan ekonomik adaletsizliğin ortadan kalkmasıyla mümkün. Yani imkansız.
İltica, edilen açısından bakıldığında göç ya da onların değişiyle düzensiz göç hep olacak, birileri mutlaka kendisi için uygun görülen hayatı değiştirmek için yerini değiştirmeye çalışacak. Bazen kitleler halinde, bazen de bireysel olarak sınırlar aşacak, denizler geçecek, ölümü göze alacak, insan kaçakçılarından medet umacak. Var olan ama işlemeyen hukuki mekanizmaları yetersiz bulacak.
İltica edilenler de kendilerini korumaya, sınırlarını aşılmaz duvarla çevrelemeye, koydukları kurallarla ve vizelerle ülkelerine gelmeye çalışanları caydırmaya gayret edecek. Özellikle de farklı kültürlerden, dinlerden, etnik kökenlerden gelenleri, yoksulları, eğitimsizleri almamak için ellerinden geleni yapacak. Yeni direktifler çıkartıp havayolu...