Siyasetin özü rekabete ve eleştiriye dayanır. İktidara gelmek isteyen de iktidar da kalmak isteyen de rakibini eleştirir, varsa hatalarını ortaya koyar, yoksa da hata yaratır. Ne kadar sorunlu olursa olsun demokrasilerde hedef seçmen kitlesini etkilemek, kendisine ve partisine oy vermelerini, iktidara taşımalarını sağlamaktır. Bunun için mümkünse beklentilerden yararlanılır, değilse beklenti inşa edilir. Toplumsal fay hatları, sınıf farkları, etnik ve dini gruplaşmalar da siyasetin üstünde sörf yapabileceği dalgalanmaları sağlar.
Genel kabul gören yaklaşım siyasetçinin hitap ettiği kitleyle, onun çıkar ve beklentileriyle arasındaki bağı kopartmaması, hatta her gün yeniden kurması ve kurgulaması gereğidir. Dünyanın hemen her yerinde başarılı olan, yani seçilmeyi başaran siyasiler bu basit gerçeği görenlerdir. Kimileri onları popülist diyerek hafife alsa da sonuç değişmez, seçimleri kazananlar beklentileri iyi okuyanlar olur. Muhalefette olanlar bazen iktidar yıpranmasından, bazen dünya konjonktüründeki değişimlerden, bazen iktisat politikalarının yönetiminin yarattığı sorunlardan, yani hatalardan da yararlanır.
Ama genel kural yine de değişmez. Muhalefetin iktidara...