Bu, aynı başlıkla yazdığım ikinci yazı. Daha önce de bir başka mecrada, Rus uçağı düşürüldükten kısa bir süre sonra Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemeyi ve tazminat ödemeyi düşünmesi gerektiğini yazmıştım. Şimdi bir kez daha yazıp özür dilemenin, tazminat ödemenin ayıp olmadığını, devletlerin de tıpkı insanlar gibi hata yapabileceğini, yaptıkları hatalarından dolayı ya da bazen durum icabı özür dileyebileceklerini tekrarlamak istiyorum. Evet, Rusya ile ilişkileri normalleştirmenin bedeli özür dilenmesiyse özür dilenmeli. Özür dilemek bizi ne küçültür, ne de büyütür. Sadece bir formalitenin yerine gelmesini sağlar, Moskova’yı rahatlatır, manevra yapmalarını sağlar. Yeter ki özür özürle kalmasın, ilişkiler normalleşsin, ambargolar kalksın ve iki ülke ilişkileri geren Suriye sorunu üstünde her iki tarafın da çıkarlarını koruyan bir modus vivendi üstünde anlaşsın. Özür mü önce gelir, yoksa Türkiye’nin pek çok kez dillendirdiği komisyonun kurulması mı şimdiden bir şey söylemek zor. Ama Ankara’nın daha esnek olması gerektiği gerçek. Çünkü unutmayalım ki uçağı biz düşürdük, pilotu da bizim destek olduğumuz bir muhalif grubun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan mensubu vurdu. Hava sahasının ihlali olmuş olsa bile uçak vurma dışında başka bir yöntem bulmamız gerekirdi.