Dünya siyasetinde pek çok şey pazarlıkla gerçekleşir. Hiç kimse size istediğinizi istediğiniz için vermez. Az ya da çok karşılık bekler. Pazarlık yoksa ya karşınızdaki pazarlık etmeye teşebbüs edemeyeceğiniz kadar güçlüdür ya da söz konusu olan şey pazarlığı gerektirmeyecek kadar sizin için de önemlidir. Veya muhatabınızla olan ilişkileriniz o denli iyidir ki, onun istediği bir şey için pazarlığı aklınıza dahi getirmezsiniz.
Ama söz konusu olan üyesi bulunduğunuz ittifakın genişlemesiyse ve genişlemeyi arzu eden ana aktörle sorunlarınız varsa kim olsanız bu durumu fırsata çevirmeye, sorunlarınızın çözümü için karşı taraftan iyi niyet beklemeye çalışırsınız. Her istediğinizi alamasanız da ittifakınızın genişlemesiyle artacak riskin karşılığını talep edersiniz. Böylesi bir pazarlıkta muhatabınız üye olmak isteyen değil üye yapmak isteyendir.
Bu, sınırları iyi çizildiği takdirde meşru bir pazarlık, dünya siyaseti açısından bakıldığında kabul edilebilir bir davranış biçimidir. Genişleyen bir ittifakın üsleneceği yeni sorumlulukları paylaşmak, genişlemeyi gerektiren jeopolitik sarsıntının üstesinden gelebilmek için desteğe, mesela size uygulanan anlamsız ambargoların...