Koşullar değişince antlaşmaların da değişebileceğine işaret eden bu Latince sözler aslında siyasetin de değişebileceğine, devletlerin kendilerini değişen koşullara göre ayarlamak zorunda olduklarına işaret eder. Dünya siyasetinde başarılı olan devletler de zaten böyle yapar, siyasetlerini ve hatta beklentilerini değişen koşullara göre yeniden konumlandırır. İttifaklar, işbirlikleri, dostluklar ve düşmanlıklar bu yüzden akışkandır. Değişen koşullara göre sürekli yeniden tanımlanma içindedir. Türkiye de tarihi boyunca bu kurala uygun hareket etmiş, kendine değişen güç dengeleri içinde yer aramaya çalışmıştır. Şimdi de aynı şekilde hareket etmekte ve karşılığını almaktadır. *** Suriye politikasındaki değişim, değişen koşullara uyum sağlamanın iyi bir örneğidir. Türkiye Arap Baharı diye adalandırılan değişim dalgasının başarı şansının olduğuna inanılan dönemde uyguladığı politikanın sürdürülemeyeceğini görmüş ve yeni koşullara daha uyumlu bir politika benimsemiştir. Benimsenen bu yeni politika sayesinde Türkiye Suriye’nin geleceği üstünde söz sahibi olabilme şansını yeniden elde etmiş, güvenliğini tehdit eden terör örgütlerine karşı mücadeleyi kendi toprakları dışında da yapabilme imkanını saklı tutmuştur. Siyasetin mobilize edici söylemi stratejinin özünü anlamamıza engel olmamalıdır, Ayrıca, 2011’de 911 kilometrelik sınırımız var diyerek anlatılmaya ve korunmaya çalışılan neyse bugün de aynısıdır.