Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye için hem ilke, hem de siyasi gereklilik olarak önemli. Türkiye iki komşusunun var olan sınırlarının korunması için tüm ilgili tarafları teşvik etmek, muhtemel sonuçları konusunda herkesi uyarmak zorunda. Ne de olsa ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması her şeyden önce sistemsel bir prensip. Toprak bütünlüğü ilkesi olmadan devletler arası sistem çalışmaz. Gereklilik kısmına gelince; Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bölgedeki zar zor ayakta tutulan tüm dengelerin bozulması, var olan istikrasızlığın daha da büyümesi, Türkiye’nin doğacak siyasi sismik sarsıntılardan uzunca süre etkilenmesi anlamına gelecektir. Unutmayalım ki söz konusu olan sadece bir veya daha çok Kürt devletinin güney sınırlarımızda kurulması değil, Irak’ın geri kalanın ne olacağı, Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğidir de. Parçalanacak olan ülkelerin hiç birinin adının Çekoslovakya olmadığını, dolaysıyla da kadife boşanmaların gerçekleşmeyeceğini, toprak ve yetki ihtilaflarının ayrılıklardan sonra da süreceğini, tanıma sorunlarının yaşanacağını, İran’ın bölgedeki etkisinin fazlasıyla artacağını, büyük devlet rekabetinin askeri varlıkla yanı başımıza kalıcı bir şekilde taşınacağını düşünürsek sorunun bir tek PKK sorunu olmadığını görebiliriz. Kaldı ki PKK da kendi başına bir sorun olarak karşımızda her zamankinden çok daha ciddi bir risk ve tehdit olarak durmaktadır. PKK ilk defa bir büyük devletle, Türkiye’nin NATO ortağı ABD ve hatta diğeriyle de açık bir “ittifak” ilişkisi içini girmiştir. Ayrıca bu dönemde ABD-Türkiye, AB-Türkiye ilişkileri uzun süredir olmadığı kadar gergin ve taraflar birbirinden uzaktır.