Pazar günü gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine bugünü saymazsanız üç gün kaldı. Pazartesi günü TBMM’nin yeni kompozisyonu ve muhtemelen cumhurbaşkanın kim olacağı belirlenmiş olacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalma ihtimali de tabii ki var. Ancak iki ittifak da kendinden emin ve sonucun adaylarının kazanmasıyla tecelli edeceğine inanıyor, daha doğrusu bizlerin inanmasını istiyor.
Benim inanmak istediğim ise seçimlerin adil, uluslararası gözlemcilerin büyük sorunlar rapor etmeyeceği şekilde ve sonuçlara itirazların meşru sınırlar çerçevesinde kalarak yapılması. Unutmayalım ki Türkiye’nin bunca derdi arasında yeni bir sosyal çalkantıya, siyasi-sismik bir sallantıya daha katlanma lüksü yok. Ekonomimiz kötü durumda, depremin yaraları sarılmayı, fay kuşağındaki ülke yeni depremlere hazırlanmayı bekliyor.
İklim krizi kendini her geçen gün daha da çok hissettiriyor. Yakında ormanlar yeniden yanmaya başlayacak, böyle giderse bir kaç yıl içinde kuraklık da ciddi sorunlarımızdan biri olacak. Hem iklim krizinin dayattığı küresel dönüşümün her anlamda içinde olmak ve hatta yararlanmak, hem de değişimin getireceklerine karşı tedbir almak...