Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki sorunlar Çarşamba akşamı itibarıyla kopuşa yol açtı. İktidar partisinin ay sonuna kadar kongreye gideceği, Başbakan Davutoğlu’nun kongrede aday olmayacağı belli oldu. Her iki tarafın ama özellikle de Davutoğlu’nun fedakarlığı ve sağduyusuyla Türkiye bu sarsıntıyı fazla yara almadan atlatacağa benzer.
Dün yaptığı basın açıklaması bu tespitin teyidi niteliğindeydi. Ancak sarsıntı sarsıntıdır, taşlar bir kez yerinden oynayınca değişim beklenmedik sonuçlar doğurabilir. AK Parti de, Türkiye’de olan biteni hazmetmekte zorlanabilir. Dünyadaki yankısı beklenenden daha sert olabilir. Unutmayalım ki Davutoğlu dünyanın güvendiği, pek çok AK Partili’nin de benimsediği bir liderdi, hala da öyle.
Umarız Türkiye bunca sorununun arasında bir de iktidar bloğunun sorunlarıyla uğraşmaz, geçiş yumuşak ve sarsıntısız gerçekleşir. Ekonomisi, güvenliği, diplomasisi ne geçiş sürecinden, ne de kurulacak yeni hükümetin niteliğinden etkilenir.
Başlatılan vize serbestisi başta olmak üzere, İsrail ve Mısır’la ilişkilerin normalleşmesi gibi diplomatik projeler yarım kalmaz. İfade özgürlüğü önündeki engeller kalkar. Türkiye demokrasisi ve insan hakları sicili ayıplı ülke olmaktan kurtulur.
***
Hep söylediğim gibi Türkiye tarihinin en kırılgan dönemlerinden birini yaşıyor. İçeride de dışarıda da ciddi sorunlarla boğuşuyor. IŞİD ve PKK terörü hepimizi etkiliyor. Dünyada da sevildiğimizi söylemek imkansız. Amerika’yla da, Avrupa’yla da ilişkiler sorunlu.
Mülteci krizi yaşanmamış olsa Almanya’yı da yanımızda görmemiz mümkün olmazdı. Rusya ise uçağını düşürdüğümüzden bu yana siyasi ve askeri misilleme yapmanın imkanlarını araştırıyor. PKK ile flört ediyor. IŞİD baskısıyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.