Pazartesi günü Soçi’de bir araya gelen iki ülke lideri Rusya-Türkiye ilişkilerinde krize yol açacak önemli bir sorunu aştı. İdlip’te rejim muhalifleriyle rejim unsurları arasına bir tampon bölge oluşturulması, bu bölgenin ağır silahlardan ve terörist gruplardan arındırılması konusunda uzlaşmaya varıldı. İki ülke Savunma Bakanları tarafından imzalanan mutabakat zaptının tam içeriğini, teröre karşı mücadelenin nasıl yapılacağını bilmiyoruz. Ancak yine de varılan mutabakatın tarihi nitelikte olduğunu, önemli bir siyasi ve insani krizin atlatılmasını sağladığını söyleyebiliriz. Eğer iki ülke anlaşamamış olsaydı, İdlip krizi büyüyüp kontrol edilemez boyutlara ulaşabilirdi. *** Rusya ve İran’ın desteğine güvenen Suriye rejimi ve ona bağlı milisler teröre karşı mücadele gerekçesiyle İdlip’e saldıracak, saldırı rejimin elindeki kısıtlı imkanlar düşünüldüğünde zeminde korku ve panik yaratma mantığına dayanacak, bu da her şeyden önce ciddi bir insani krize, sivil halkın Türkiye sınırına yığılmasına yol açacaktı. Sayılarının 800 bine varacağı tahmin edilen mülteci dalgasıyla Türkiye’nin baş etmesi, AB ile 18 Mart 2016’da vardığı mutabakatın koşullarına sadık kalması mümkün olmayabilecekti. Bu da AB-Türkiye ilişkilerinden AB’nin kendi içindeki -ırkçılık, ayrımcılık başta olmak üzere- dengelere kadar pek çok alandaki sorunları daha da derinleştirecekti. İkincisi, Suriye’nin müdahalesi Türkiye ile Suriye arasında doğrudan çatışma riskini de beraberinde getirecekti. Bölgede gözlem noktaları bulunan, hepsinden önemlisi de insani krizden ve müdahalenin doğuracağı siyasi sonuçlardan doğrudan etkilenecek olan Türkiye müdahaleye seyirci kalmayacak, şiddeti operasyonun seyrine bağlı bir tepki gösterecekti.