Geçtiğimiz hafta sonu başlayan BM Genel Kurulu’nun yıllık toplantısının ana konusu mültecilerdi. Pazartesi günü özel bir seansla Genel Kurul mülteciler için 25 sayfalık bir niyet bildirisi yayınladı, adına da “Mülteciler ve Göçmenler için New York Deklarasyonu” dendi. Salı günü de Obama’nın himayesinde taahhüt toplantısı düzenlendi. Her ikisinde de liderler daha önceki benzeri toplantılarda olduğu gibi duygusal konuşmalar yaptı, sözler verdi.
Bazı ülkelerin verdikleri sözlerin arkasında duracağına şüphe yok. 2018 yılına kadar alınacak karar ve tedbirlerin de gelecekte mülteci olacaklara, hatta göçmen olmak zorunda kalacaklara bir şekilde faydasının dokunacağını söyleyebiliriz. Az sayıda Suriyeli mültecinin bu toplantılar sayesinde rahata kavuşması da mümkün. Ama görünen o ki her iki toplantı da, New York Deklarasyonu da mültecilerden çok onları alacakları, onlara karşı sorumlu olanları rahatlatacak.
***
Mart ayında imzaladıkları anlaşmaya rağmen Türkiye’ye, daha doğrusu Türkiye’deki mültecilere karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen AB ülkelerinin ve tabii ki diğerlerinin üstlerine düşen sorumluluğu hatırlayacaklarını pek sanmıyorum. Büyük bir olasılıkla bundan sonraki benzeri konferanslarda da bundan önceki taahhütlerini tekrarlayacaklar, vermedikleri yardımı verecekmiş gibi, almadıkları mülteciyi alacakmış gibi yapacaklardır. Şekillendirmeye çalıştıkları yeni mülteci rejimini kendi beklentilerine uygun hale getireceklerdir.
Türkiye’deki 2.8 milyon mülteciye olan sorumluluklar bile fazla gelirken 65 milyon yerinden zorla edilmiş insanı, 244 milyon göçmenin sorunlarını zengin ülkeler ancak yeni fiziki, hukuki ve askeri bariyerlerle kapatarak “çözmeye” çalışacaklardır. Kurmayı hayal ettikleri rejim II. Dünya Savaşı sonrasında sınırlı sayıda “Avrupalıya” uygulanan rejimden belli ki farklı bir rejim olacaktır. 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme ve özellikle 1967 Protokolü artık pek çoklarınca kabul edilebilir bulunmamaktadır. Mültecilerin hakları adına mültecilikten etkilenen ülkelerin korunması daha fazla önemsenmektedir.