Rusya-Türkiye ilişkilerinin tarihi büyük ölçüde savaşların, krizlerin, çatışan çıkarların tarihidir. Rusya Türkiye’nin aleyhine genişlemiş, imparatorluk coğrafyasının daralmasına katkıda bulunmuştur. Ruslarla en son savaşımız bundan 101 yıl önce sona ermiş, ondan sonraki dönemde de ilişkiler müttefiklikle kriz arasında gidip gelmiştir. İki dünya savaşı arası, özellikle de 1929-1936 arası devletten devlete ilişkilerin görece sorunsuz seyrettiği, Rusya’nın Türkiye’yi desteklediği bir dönem olmuştur. 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile ilişkiler Moskova’nın abartılı beklentileri yüzünden sarsıntı geçirse de, asıl kriz II. Dünya Savaşı bitiminde yaşanmıştır. Moskova’nın 19 Mart 1945’de iki ülke arasında 20 yıl önce imzalanan Dostluk Antlaşmasını yenilemeyeceğini bildirmesi Türkiye’de alarm zillerinin çalmasına neden olmuş, zaten çok geçmeden de Montreux Sözleşmesi’nin ve doğu sınırlarımızın değişmesi talepleri gündeme gelmeye başlamıştır. Moskova’nın baskıları Ankara’yı Washington’a itmiştir. 1946’dan itibaren Türkiye’nin yeri belli olmuş ve 1952 yılında NATO’ya katılıp, kendini ve siyasetini büyük ölçüde Sovyetler Birliği karşıtlığında tanımlamıştır. İttifakında yaşadığı tüm sorunlara rağmen de Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği’ne olan duygusal ve siyasal mesafesini korumuştur.