Genel kabul gören anlayışa göre savaşlar siyasetin başka araçlarla devamıdır. Savaş açarken de, ederken de, doğrudan ya da dolaylı katılırken de arkasında siyasi amaç, varılması düşünülen bir hedef vardır. Bazen topraklar genişletilmeye, bazen siyasi etki arttırılmaya çalışılır. Önleyici savaş yapıldığı, saldırgana karşı savunmada kalındığı, teröre tepki verildiği, rejim değiştirildiği, bir ülke ya da bölgenin kolonileştirildiği, çok sık olmamakla birlikte insani amaçlarla hareket edildiği de olur.
Savaşlar açan veya sürdüren açısından kimi zaman zaferle, kimi zaman da hezimetle sonuçlanır. Kayıp ve kazanımları tescil eden bir belge imzalanınca savaşın bittiği, şiddet kullanımının sonuçlarına iki tarafın da daha fazla katlanmayacağı varsayılır. O andan itibaren yaralar sarılacak, kaybeden kaybettiğiyle, kazanan kazandığıyla kalacaktır. Eğer yürütülen savaş büyük çaplı ve çok aktörlüyse de yeni bir dünya düzeni kurulacak, ilişkiler bu parametrelerin çerçevesinde gerçekleşecektir, diye düşünülür.
Ama evdeki hesap genellikle çarşıdakine uymaz. Savaşlar sadece beklenen, istenen sonuçları doğurmakla kalmaz, yarattıkları şiddet ve toplumsal devinimle istemeyen...