79 yıl önce bugünlerde Hiroşima ve Nagazaki’de ama aslında tüm Japonya’da insanlar başlarına nasıl büyük bir felaket geldiğini, hangi silahın böylesi bir yıkıma sebep olduğunu anlamaya çalışıyordu. 6 ve 9 Ağustos’taki patlamalarda çoğu sivil en az 200 bin kişi ölmüş, yaralı sayısı ve tarzı öngörülemez boyutlara ulaşmıştı.
Çok geçmeden bu yıkımın Amerika tarafından büyük bir gizlilik içinde Los Alamos’da geliştirilen, biri uranyumun, diğeriyse plütonyumun zenginleştirilmesiyle imal edilen “Küçük Oğlan” ve “Şişman Adam” gibi sevimli adlar takılan, uçaklarla taşınan iki bombanın marifeti olduğu anlaşıldı.
Japonya hem insani hem de siyasi olarak can çekişirken Amerika ve onun görünür ve görünmez müttefikleri bombaları atan uçakları, uçakların pilotlarını, en çok da bombaların yeteneklerini kutsadı. Yakın sayılabilecek zamana kadar asker-sivil ayrımı yapmayan, insancıl hukuk normlarını hiçe sayan bu saldırı savaşın devamı halinde yaşanabilecek insan kaybıyla kıyaslandı.
Net sonucuysa Japonya’nın bir hafta içinde teslimi ve Amerika’nın tartışmasız gücünü muhtemel rakibi Sovyetler Birliği’ne ispatlaması, Avrupa’da kuracağı hegemonik düzenin büyük ölçüde nükleer...