Oldum olası devletler istedikleri bir şeyin yapılmasını, istemediklerinin de yapılmamasını sağlamak için muhataplarına ya mükafat vadederler ya da ceza, yani yaptırım. Mükafatın en bilinen türü yardım, cezanın klasik yöntemi de güç kullanımıdır. Önce tehdit edilir, işe yaramadığı anda da güç kullanımı müdahale veya savaş biçiminde başlatılır.
Ancak bu binlerce yıllık yöntem karşılıklı bağımlığın artması, diplomatik ilişkilerin gelişmesiyle farklı boyutlar kazanmış, yaptırımlar özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası kurgulanan dünya düzeni içinde yeni biçimlere bürünmüştür. Artık güçlü devletler silaha el süremeden de yaptırımlar uygulayabilmekte, bazı devlet, şirket, kurum ya da kişileri hedef alabilmektedir.
Bize uygulananlar da dahil bu yeni tür yaptırımların hemen tamamına yakını amacına ulaşmakta başarılı olmasa da giderek daha yaygın bir şekilde kullanılmakta, Foreign Policy’de Christopher Sabatini’nin söylediği gibi uygulayanın, daha doğrusu en çok uygulayan Amerika’nın gücünü erozyona uğratmakta.
Bence daha da önemlisi kural bazlı olduğu söylenen devletler arası sistemi giderek daha anarşik hale getirmekte, Amerika’yı kural koyucu ve koruyucu olmaktan...