Görünen o ki Türkiye’nin yakın çevresindeki sorunlara yakında Suudi Arabistan da eklenecek. Suudi monarşisinin kendi içinde ve dışında gerçekleştirdiği tasarruflar bizi de bir şekilde etkileyecek. Yeni Kral ve Velihat Prens giriştikleri mücadeleden güçlerini konsolide ederek çıkarsa, Suudi Krallığının iç çalkantılarından etkilenmememiz olası. Ama bölgede izledikleri gerilim siyasetinden etkilenmemek ne yazık ki çok olası değil. Türkiye dış politikasının temel parametrelerini belirlerken şiddeti giderek artacak olan İran-Suudi Arabistan gerginliğini, gerginliğin Yemen, Suriye, Irak ve Lübnan gibi kırılma noktalarına etkisini her zamankinden daha fazla dikkate almak zorunda kalacak. Sorun Amerika’nın verdiği desteğin ötesinde. Tek aktör üstünden okumayla anlaşılamayacak türden. Herkes herkesi kullanıyor, çok muhtemeldir ki bundan sonra da kullanacak. Bazı ilişki biçimleri daha güçlü bir şekilde araçsallaştırılacak. *** Türkiye’nin ticari ve siyasi çıkarları gereği çıkacak krizlere taraf olmamasında, arabuluculuk, kolaylaştırıcılık gibi misyonlar benimsemesinde yarar var.