Bir yılı diğerine bağlayan gün, daha doğrusu an pek çoklarımız açısından gelecek için daha iyiyi talep ettiğimiz, her şeyin birkaç saniye öncesine göre daha farklı olacağını hayal ettiğimiz, farkına varmasak da antropologların ‘geçiş töreni’ dediği deneyimi yaşadığımız kısa bir zaman kesiti.
Muhtemelen umuda olan varoluşsal ihtiyacımıza denk geliyor, yaşama tutunmamıza yardımcı oluyor. Yıl bitince üstümüzdeki yükün kalkacağını varsaymamızı sağlıyor. Bu nedenle her yıl başında birbirimize iyi yıllar diliyor, umudumuzu canlı tutmaya çalışıyoruz.
Oysa tecrübelerimizle bildiğimiz gibi bir yıldan diğerine rakam dışında pek bir şey değişmiyor. Dünya sadece güneşin çevresinde bir tur daha atıyor, 1582 yılında zamanın papası 13. Gregory tarafından yayınlanan bir emirle başlangıcı belirlenmiş olan noktaya dönüyor.
Zaman akmış, biz yaşlanmış ve hayatın sonuna biraz daha yaklaşmış, üstelik de yıl içinde yaşadığımız sorunların bazıları çözülemeyecek kadar zorlaşmış oluyor. Ama biz yine de olasılıkta huzur arıyor, geçirdiğimiz yıldan kurtulduğumuz için samimi olmasak bile seviniyoruz.
Bu sevinçte pazarlama gurularının mistik hale getirdiği ağaç, ışık, renkli toplar...