Katar, çoğumuzun bildiği gibi, Basra Körfezi kıyısında Suudi Arabistan’a komşu, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’e yakın az yüzölçümlü, az nüfuslu bir devlet. Tanıtım kitaplarında kuzeyden güneye 160 kilometre, doğudan batıya 80 kilometre olduğu söyleniyor. Nüfusu da hukuken 350 bin, fiilen, yani gelip çalışan ve orada yerleşenlerle birlikte yaklaşık 3 milyon kadar. Çoğunluğu da başkent Doha’da yaşıyor. Kent de ülke de yaşayanlarına önemli imkanlar sunuyor.
Doha her anlamda düzenli, tertipli ve planlı bir şehir. İlk kez gittiğimde de sonraki seferlerde de, hafta içinde Katar Turizm Bakanlığı’nın davetlisi olarak gezdiğimde de aynı şeyi düşündüm, sıcak olmasa bu şehirde yaşanır dedim. Bir tarafında gökdelenler var, diğer tarafında gelenekseli korumaya niyetli yeni ve eski yapılar. Geçmiş restorasyonla ve belli ki destekle canlı tutulmaya çalışılmış. Başka ülkelerin ve bölgelerin mimari kimliğinden ödünç alınan yerlerde dahi görüntü kirliliği yaratılmamış.
Beni bu kez Doha’da en çok etkileyen sokaklara, caddelere yerleştirilmiş heykeller oldu. Muhtemelen mesleki reflekslerle Katara Kültür Köyü’nün denize bakan cephesine yerleştirilmiş Subodh Gupta’nın savaşın...