Uluslararası ilişkilerin temel kavramı olan güç veya iktidarın farklı sınıflandırmaları olsa da şu temel kategorizasyonu işlevselliği açısından en uygun olanı. Gerçek güç ve algı gücü. Birincisi aksiyon gücünü ihtiva ediyor. İkincisi ise birincinin ötesinde bir şey. Hem onu içeriyor hem de fazlasını. Fazlası içinde o aksiyon gücünün nasıl ve ne şartlarda ortama sunulacağını bilgisi de var. Algı gücü aslında manipüle edilmiş güç. Fabrike edilmiş güç, bir başka deyişle. Hem var hem yok olan güç. Var çünkü içinde aksiyon haline dönüşecek gerçek gücü de içeriyor. Bir taraftan da yok, çünkü mevcut olmayan ama varmış-gibi yapılan güç de bu aslında. Bir kısmı gerçek bir kısmı yalan. Topluca hepsi de yalan gibi olan güç. Şöyle ki, bir ülkenin aksiyon gücünü oluşturan mesela militer gücü, silah, cephanelik, teknoloji, insan kaynağı ve benzeri elementlerden oluşur değil mi. Algı gücünde ise bunun etrafında hem doğru olan vardır mesela şu kadar silahımız, şu kadar tankımız var demektir, ama bir taraftan da bu silahları, tankları şu ve bu ülkelerin üzerine çevirebiliriz demek de vardır. Öyle olacak olmasa bile, yani gerçekten o silahları o tankları çevireceğiniz, hedef alacağınız bir ülke veya «o» ülke yoksa da öyleymiş gibi yapmaktır. Bu lineer okumayı tersinden de yapmak mümkün. Dostunuz olmayacağını bildiğiniz bir ülkeye dost muamelesi yapmak, bir süreliğini müttefik muamelesi ile siyaseti yönetmek, yönlendirmek. Bu da bir başka algı gücü kullanımı.