Bugünlerde hep korkaklarla karşılaşıyor Türkiye insanı. Düştükleri durum, 15 Temmuz’u 16’sına bağlayan gece ve akabinde destan yazan bir avuç Anadolu insanına nazaran acınacak bir durum. Darbeye dur diyen halkımız, bir işaretle hiç düşünmeden kendilerini tankların üzerine sürdüler. Biliyorum çoğu, din-i mübin adına sefere çıktılar. Burada istisnaların kaideyi bozmayacağını hatırlatalım. Yoksa vardır üç beş, HDP’li olmayan, DHKP-C’den de beri, marksist veya leninist solcu tayfasından. Ama hiç şüphesiz asl olan Allahü Ekber nidalarıyla düşmanın üzerine gidenlerdi o gece. Korku yok, ikilem yok. Mesaj açık, hedef seçik. Hiç tereddütsüz öne atılanlar şehidlikle de mükafatlandırılanlar oldu elbet. Üzerinde cilt cilt doktora tezi yazılacak bir zaman dilimi kaldı şimdi miras olarak geride...
Demokrasi şölenlerini sonlandırıp hayatı normale döndürme gayreti içindeyken FETÖ’cülerin kıskıvrak yakalanmalarında, itiraflarına ve FETÖ’ye umut bağlamış hainlerin çekip gidişlerine tanık oluyoruz bu günlerde. İster FETÖ’cü olsun ister FETÖ’ye çaput bağlamış liberalmişçesine Kemalist bozuntuları olsun bir taraftan arkalarına bakmadan kaçıyorlar, ama diğer taraftan da ‘yok canım, kaçmak ne kelime, işimiz var da ondan’a getiriyorlar. Böyle de cibiliyetsiz olabiliyorlar.