Güvenlik karşısında hürriyet tartışması insanlığı uzun müddettir meşgul eden bir konudur. Özellikle ulus-devletlerin inşasından sonra gündemden düşmeyen konu, devlet aparatının kendisini üreten ulustan ayrıştırıp bir çeşit, nev’i şahsına münhasır bir varlık iddiasına bürünmesiyle devletin kendini koruması refleksini de beraberinde getirmiştir. Devletin halkına karşı kendini güvence altına alma arzusu, kendini öncelemesi bu köşede birçok vesile ile eleştirdiğimiz bir konu olmuştur. Zira Türkiye’nin devlet yapısı adı üstünde devletçi bir siyaset takip etmiş ve çok zaman kendini koruma adı altında vatandaşlarını ezmiştir. Hal böyleyken yine bu köşede farklı zamanlarda, son on iki senelik iktidarla beraber milletiyle barışık devlet anlayışına geçişin önemli aşamalarına işaret etmiş, bunların kutlanması gerektiğine dikkat çekmişimdir...