Bu hafta haberlerin arasında dikkatimi çeken bir şey üzerinde düşünmeme vesile oldu. Önce biraz teori. Demokratik toplumların paketinde gördüğümüz özelliklerin her biri olmazsa olmaz niteliktedir ve biri diğeri kadar kıymetlidir. Ne biri fazla ne biri az hepsi aynı seviyede. Bunların teorik perspektifte kabul görmesi önem arzederken pratiğe dökülmeden kalması demokratikleşme dediğimiz sürecin tam anlamıyla idrak edilememesi anlamına da gelir. Yani kanunları yapmanın önemi olduğu kadar uygulamaya koymanın gerekliliği de küçümsenemez. Günün sonunda yapılan düzenleme insanların hayatını değiştirsin, rahatlatsın, refah düzeyini her anlamda artırsın diye yapılmaz mı zaten...
Tabii getirilen düzenlemeleri kucaklayacak, benimseyip içselleştirecek, kendine mal edecek bir halk kitlesi de olmalı denklemin bir tarafında. Aksi takdirde devlet makinası, seçilmiş hükümet ne kadar yenilik yaparsa yapsın, halkta bir kıpırdanma yoksa, bir hareket, bir değişim bir sahiplenme yaşanmıyorsa, siz istediğiniz kadar değişim değişim deyiniz nafile. Değişim, tepeden aşağıya olduğu kadar, tam tersi istikamette aşağıdan yukarıya doğru da olması gerekir.