CHP liderinin bu kadar saçmalayacağını kim düşünebilirdi ki. Tamam biraz yavaş, beceri yoksunu, seçimde oy kullanabilmesi için kaydını yaptırmayı unutacak kadar “unutkan”, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi kendisini hiçbir otelin almadığını söyleyecek kadar yalana tevessül edebilen, arayan kardeşine “izliyoruz” diyebilen ve bu vatan için “sokağa çıkmamış” bir siyasetçiden bahsediyoruz. Ama bugün geldiği noktada; bu kadar saçmalamak için, sanırım ‘çaresizliğin zirvesinde olmak lazım’ diye düşünmemek işten değil. Ya öyle ya da öyle.. Bunun başka bir ihtimali yok. Tıpkı selefi Deniz Baykal’ın bir can havli ile çarşaflı kadına rozet takma girişimi gibi. O zaman da içimizden ya hu durun bi! Na’pıyorsunuz, herkesi sollayıp hızlı gidelim derken, mazallah uçurumdan yuvarlanacaksınız diye geçirmiştik. Yaptığınız işin birine bir faydası olması lazım. Ya siyasetçi olarak size, ya da karşınızdaki seçmene. O zaman Baykal’ın rozetinin kime ne faydası oldu?… Hepimizi güldürüp eğlendirmenin dışında. Oysa ki siyasetçinin samimi olması; hem kendine, hep partisine daha çok puan kazandırırdı. Milletin Cumhurbaşkanı Erdoğan’da da, Başbakan Yıldırım’da da gördüğü işte tam da bu samimiyetti. Tabiilik; yenilerin lafıyla doğallıktı. Bir başka deyişle kendileri olmalarıydı. Başka biri gibi gözükmeye çalışmamalarıydı. Ne ise; o olmalarıydı.
Şimdi görüyoruz ki Kılıçdaroğlu da Baykal’ın izinde. Uygundur. CHP lideri sistem değişikliğini sağlayacak Anayasa maddelerinin İslam’a aykırı olduğunu söylemiş. Be adam! şimdi ettiğin şu lafın kainatta bir yerde karşılık bulması; yani bir işe yaraması, tabiri caizse çöpe gitmemesi için de bir amacı, muhatabı olan bir hedef kitlesi olması lazım değil mi!
“İslam’a aykırıymış (!) İslam’da istişare varmış.”
Eeee afedersiniz bundan sana ne yani?
İslam’da istişare var da, afedersiniz bundan size ne! Dini bütün müslüman olmaya mı karar “verdik” yoksa(!)?
Olabilir. O da olabilir.
Ama bu durumda da şunu sorarız, “bundan bize ne!? Sizin yaşayacağınız dinden bize ne!” deriz.