ABD’li Türk solu. Nasıl mı? Önce ülke gündemimizi ilk sırada işgal eden Fırat Kalkanı Harekâtı’nın ehemmiyetine rağmen bu konuyu neden dert edindiğimi açıklayayım. Mesele çok derinde çünkü. Mesele Türkiye’nin iç sancılarına özet olabilecek bir örnekliği buluyor en derininde. Mesele sol gibi gözüküp sağ olmakta, öldüğün gibi gözükmemekte, gözüktüğün gibi ise hiç olmamakta, daha da önemlisi va’az ettiğini ayakların takip etmemesinde yani bir şey söyleyip başka şey yapmakta. Mesele solcuyum deyip solu anlamamakta ısrar etmekte veya sol diye kendi kafasında hilkat garibesi bir şey türetmek ve ona tapınmakta.
İş böyle olunca, siz DAEŞ’e karşı savaş verin, Musul’un halkını korumaya çalışın, Suriyeli göçmene kucak açın farketmiyor, sol adam Esad’ın, Amerika’nın, Fransa’nın veya bir başkasının yanında ama mutlaka sizin karşınızda yerini alıveriyor. Muhayyilesi yerel çünkü. Dikkat çekeyim, yerel diyorum sadece, yerel ama milli değil. Milli olan evrenseldir de çünkü. Onunki sadece yerel. Dar ve limitli. “O” kadarcık. Ötesi yok, önu arkası yok, dünü ilerisi yok, o kadarcık. Yerelden kastım o. Milli olsa, millinin ötesi de gelişir hayal dünyasında, bunda o yok.