Antisemitizmin güncellenmiş yeni versiyonu olarak İslamofobi üzerinden yürüyen tartışma Amerika ve Avrupa ayağında kimi zaman benzeşir, kimi zaman ayrışır özelliklerle tezahür ediyor. Günün sonunda İslamofobinin iki kıtadaki karakter analizlerini yaparken farklı tarihsel süreçlerden geçtiklerini göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bunun ötesinde hedef kitlenin farklılığı da aradaki ayrımlara işaret ediyor.
Avrupa’da görmekte olduğumuz İslamofobiyi Müslümanların ötesinde bir şey olarak değerlendirmek mümkün. Evet Müslüman olmak bir sorun Avrupa gözünde ancak analizimizde burada durmamak gerekiyor. Avrupalı ulusal ve uluslar ötesi kimliklerin nasıl inşa edildiğinde gizli İslamofobinin önemli bir kaynağı. Daha farklı ifade edelim, İslamofobi Müslümanların ötesinde milli kimliğin hangi değerler üzerinden üretileceği ile alakalı, Avrupa’da. Avrupa, kendi içinde yaşayan Müslüman ve fakat Avrupalı veya tam tersi olan kitleyi içine sindiremeyişinin bir dışavurumu olarak da İslamofobik davranışları benimsiyor. İsviçre’de ezanın sesini kısarken veya Almanya’da milimetrik hesaplar yaparak “hayır burada cami yapamazsınız” derken İslam’a karşıtlığını dile getirmiyor, “sizi Avrupalı olarak görmüyoruz” demiş oluyor.