Değerli Okurlar, geçenlerde kimin yazdığını bilmediğim, beni çok duygulandıran bir metin okudum… Yazı, Cumhuriyet’in ilk kadın hakimlerinden Adalet Yılmaz’la ilgili. Soracaksınız belki, nedir seni bu kadar etkileyen diye. Hepimiz biliyoruz ki, yüzlerce hatta binlerce değerli insanımız var o zamanlardan bize miras kalan. Ama okuyunca siz de bana hak vereceksiniz. O, hep eleştirdikleri “Cumhuriyet’in Çömez Devleti” var ya, işte o Cumhuriyet’in hatırasıdır burnumun direğini sızlatan. Zor koşullar altında yılmadan mücadele eden, kendileri için değil ülkelerinin geleceği için uğraşan onbinlerce insandan sadece bir tanesinin hikayesi okuyacağınız. Ne mutlu ki o dönemleri yaşayanlara…
Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açmasıyla birlikte odaya ezan sesi, baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Oturma odasına yöneldi. Eski bir fiskos masasının yanındaki koltuğuna ilişti. Masanın üstü çerçeveler ile doluydu. Bir tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı. Çerçevenin içindeki fotoğrafta, İstiklal Madalyalı kara yağız bir adamla, makyajsız olmasına rağmen güzelliği göz alan bir kadın birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı.