Bir hekimin, emekli olduğunda rutin sağlık kontrollerini yaptırmak ya da hastalandığı zaman gitmek için ilk tercih edeceği yer, eski çalıştığı sağlık kurumu olur. Çünkü orada kendisini evinde gibi hisseder, korkusunu, endişesini dostlarıyla, kendi yetiştirdiği öğrencileriyle paylaşır. Ve bu tercih de ömrünü insanlığa adayan hekimlerimizin en doğal haklarıdır. Ancak üzülerek söylemeliyim ki bizlerin ömürlerimizi verdiğimiz kurumlar, iktidarın kamu üniversitelerinin hastanelerini bir nevi üvey evlat gibi gördüklerinden olsa gerek “ne haliniz varsa görün” durumuna getirilmiştir. Eğer bu söylediğimi abartılı buluyorsanız, Cumhuriyet’in eserleri olan Üniversite Tıp Fakülteleri’nin bugünkü haline gidip bir bakın. Eminim içiniz acır!..
Buradan nereye gelmek istiyorsun derseniz, yukarıda anlattığım sebepten ötürü kendi çalıştığım sağlık kurumu yerine yaklaşık 5 senedir sağlık sorunum olduğunda eski adıyla HAYDARPAŞA GATA, yeni adıyla Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gidiyorum. Askeri Hastane statüsünden çıkartılıp Sağlık Bakanlığı’na bağlanmasına karşın, her gittiğimde halen daha Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup olan erinden tutun da en üst rütbelisine...