Geçenlerde bir dost sofrasında Kültür Bakanlığı’nın bir ilanına rastladığımı, Opera Sahnesi’nde ABD’de 1930’lu yıllardaki ekonomik buhranda, bir gangsterin hikayesini anlatan “Gangster” adlı eserin seyirciyle buluşacağını söyledim.
Masada bir anda sessizlik oldu ve herkes birbirine bakmaya başladı!
Bir an düşündüm, bir pot mu kırdım diye? Halbuki ben, tüm içtenliğimle bir sanat etkinliğinin, Kültür Bakanlığı tarafından ilan edilmesinden duyduğum mutluluğumu dile getirmiştim.
Acaba bu suskunluğun nedeni, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik buhran ya da son altı ayda onlarca çetelerin peş peşe yakalanışı, dostlarda bir çağrışım mı yaptı diye düşündüm.
Derken, geldiğinden beri hiç konuşmayan bir dost,
“Beyler, ekonomi sıkıntıda, yokluklar , yolsuzluklar, çeteler sabaha kadar konuşsanız bu konuları bitiremezsiniz. Ben size, kahvelerimizi içerken bir Çin öyküsü anlatayım”.
“Bir zamanlar, Çin’de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çalar.
Adamı yakalayıp cezalandırılmak üzere İmparator’un karşısına çıkarırlar. Hırsız imparatoru görünce ona şöyle der;
“Değerli...