CHP’nin 36. Kurultayı geçen hafta sonu yapıldı. Bu kurultay, daha önce de defalarca vurgulandığı gibi Laik Demokratik Cumhuriyet’in geleceği açısından büyük önem taşıyordu. Parti tabanı, yönetimin hem sosyal demokrasinin ilkelerine uygun davranmadığı hem de yeterli muhalefet yapamadığından ötürü rahatsızdı. ÇÜNKÜ CHP 6 KURULTAY KAZANMASINA KARŞIN 8 SEÇİM KAYBEDEN BİR LİDERLE İKTİDARA YÜRÜYEMEZDİ! Bu nedenlerle de artık yönetim değişmeliydi.
Açılış yapıldığında günlerdir şölen diye anons edilen kurultayda büyük bir sessizlik hakimdi. Öncesinde aday adaylarından Sayın Kocasakal ve Sayın Eminağaoğlu delegelerden yeterli imza alamadıkları için kurultaya katılamadılar. İlk konuşmayı Sayın Kılıçdaroğlu yaptı. Genel bir konuşmaydı. Sözünü ettiği konular genellikle iktidarla alakalıydı. Partinin geleceği açısından da hep alışıldık konulardan söz etti. Konuşması rutin Salı günleri yapılan grup toplantısından farksızdı. Sayın Kılıçdaroğlu konuşurken tribünler sessizdi. Aralarda delegelerin alkışları sessizliği bozuyordu. Çünkü heyecan yaratabilecek bir ortam oluşturulamadı.
Sayın Kılıçdaroğlu da konuşmasının bir bölümünde “yoldaşlarım” diyerek kurultaya seslendi. İlginçti. Bir süre önce İstanbul İl Başkanı Sayın Kaftancıoğlu da “yoldaş” kelimesini kullanmıştı. Anlaşılan Sayın Genel Başkan, İstanbul İl Başkanı’nın söylemini güçlendirmek istiyordu. Bir de “Atatürk’ün askerleri değilim” deseydi, Sayın Kaftancıoğlu’nun söyledikleriyle birebir örtüşecekti. Haklıydı tabii, ne de olsa İstanbul Delegasyonu, Genel Başkanlık seçimi için çok önemliydi. Gelin görün ki tribünler, o sırada “Atatürk’ün askerleriyiz” diye inliyordu.