Demirel kürsüde konuşuyordu:
“Şunu yaptım. Bunu yaptım. Baraj, köprü, yol yaptım. Fabrika
yaptım.”
Kalabalığın içinde bir adam bağırdı:
“Bubaanin parasıynan mı yaptın?”
Polis, jandarma, Demirel’in korumaları, zabıta hemen bağıran adama
doğru harekete geçti.
Başbakan Demirel, görevlilere “Durun!” dedi “Durun! Adam doğru bir
şey sordu. “Durun!”
Sonra da protestocu adama bakarak konuşmaya başladı:
“Ülen! Senin bubanla, benim bubamın parasını üst üste koysak yine
yetmez. Bu Meydandaki herkes, bubasının parasını getirse, çuvalla
koysak o bile az gelir. Milletin parasıyla yaptım. Sizin
verginizle. Ama benden öncekiler yapmadılar, ben yapıverdim.
Anladın mı?”
Protestocu adam, Demirel’i alkışlamaya başladı: “Valla doğru
söylüyon başbakanım. Allah senden razı olsun.”
Siyaset işte budur.
Protestocuyu azarlamamak,
ve protestocuya kendini alkışlatmak.
Süleyman Demirel, babası Yahya Çavuş ve annesi Ümmühan Hanım ile
İslamköy’deki baba evini bize gezdirirken, başımızı eğerek
girdiğimiz kerpiç odaya bakıp şöyle demişti:
...