Corona salgını travmasını atlattık derken çok daha büyük hem de peş peşe iki depremle yıkıldık.
Hiç kimse deprem konusunda yok şöyleydi, yok böyleydi deyip kenara çekilmesin! Gerçek şu ki “Sınıfta kaldık”. Bütünlemesiz, direkt kaldık! Yıllardır uzmanlar hem yazılı basında, hem de ekranlardan deprem geliyor, gereken önlemleri alın diye feryat ettiler. Bu konuları gündeme getirenlere de hakaretler yağdırıldı. Yetmedi, imar yolsuzlukları ve yanlış kentleşmelere karşı çıkanları yargıladılar, bazılarını da tutukladılar.
Sayın siyasiler, meydanlarda binlerce konutla ilgili imar barışı yaparak milletin problemlerini çözdük, dediniz! Ama gelin görün ki imar barışının nelere mal olduğunu yıkılan 10 kentimizde birlikte izledik.
Acılarımız çok büyük. 6 Şubat sabahı tüm Türkiye yasa boğuldu. 10 kentimiz bir tür kıyametle karşı karşıya kaldı.
Depremin vurduğu bu bölgelerde büyük can kayıpları ve binlerce yaralılar var. Yaralılar hastanelere gönderilirken, evsiz kalan yüz binler için acil çözümler gerekiyordu.
Yaklaşık bir hafta önce Sayın Cumhurbaşkanı 50 bini sahil kentlerinde ve 50 bini de diğer illerde kalabilecekler...