Vefa,
Vefalı olmak,
Vefalı çıkmak,
Vefasız,
sıfat haliyle günlük yaşantımızda dilimize pelesenk olmuş
durumda.
a. Dostlukta vefa
b. Yaşanmışlığa vefa
c. Vefasız
Değerli Okurlar; Ne geçmişe ne bu güne ne de geleceğe VEFA’sı olmayanlara diyor ve bu alıntı öyküyü sizlerle paylaşıyorum.
“Yıl 1855, Manisa’da Sefarad Yahudilerinden fakir bir ailenin
bir oğlu olur, ismini Morris koyarlar..
Morris, 9 yaşında kuşpalazı hastalığına yakalanınca ölümle burun
buruna gelir.
Şinasi isimli bir doktorun tedavisi neticesinde iyileşince,
ailesi ona Şinasi ismini de verirler…
Bu bir vefa borcudur. Bu vefa anlayışı Morris’in ruhuna da
işleyecektir…
Derken Morris 15 yaşına gelince fakir olan ailesine yardım etmek
için Yahudi mezarlığında bekçi olarak işe girer.
Okuma yazması olmadığından işten atılır.
Sebebi ise dışarıdan bir Yahudi ailesi gelir ve mezarlıktaki
yakınlarının mezarını görmek isterler.
Fakat mezarın yerini bilmiyorlar, Morris ise okuma bilmediğinden
mezarın yerini gösteremez.
Bu aile, durumu bölgenin Yahudilerine bildirerek Morris’i
işten...