Türkiye Cumhuriyeti önümüzdeki yıl 100 yaşında olacak. Milliyet bu ömrün 72 yılına tanıklık etti. Tarımdan sanayiye, sanayiden teknolojiye uzanan, inişli çıkışlı bir yol. Bu yolu, hep beraber kat ettik, etmeye de devam edeceğiz.Bugün geriye dönüp baktığımızda hemen her haberimizde, ülkenin darbelerle geçen yıllarına, köylerden kentlere savruluşuna, çarpık kentleşmelerle başlayan devasa büyüklükteki sancılı sorunlarına yenik düşmemeye çalışan bir millet gördük. Evet, bazen kızdık, öfkelendik, eleştirdik, bazen de mizahını yaptık ama bizi onurlandıran mücadelesiyle de daima gurur duyduk. Yani hep birlikte büyüdük. Ulus olmanın bilinciyle…Bu bilince şimdi daha çok ihtiyacımız var. Çünkü dünya artık ülkelerin kendi içindeki kopuşların, ayrışmaların, bölünmelerin dünyası değil… Küresel dünyanın sorunları kriz eşiğini çoktan aştı ve bugün bütün ülkeler savaşlara, açlığa, iklim krizine, göçlere, salgınlara karşı ayakta kalmanın yollarını arıyor. Giderek artan ihtiyaçlarını karşılamak için doğal kaynaklara ya da ekosisteme zarar veren nüfusuyla enerji arıyor, su arıyor, maden arıyor, toprak arıyor. Bir yandan insanları yerinden yurdundan eden savaşlarla ya da insanın varoluşunu tehdit...