Türkiye, profesyonel orduya geçişi 2000’li yılların başında kararlaştırmıştı. Bu kararın ne kadar isabetli bir seçim olduğu yıllar geçtikçe daha iyi anlaşıldı. Bu geçiş süreci zaman zaman kadro sıkıntısına kimi zaman da aday sıkıntısına takılsa da geçiş süratle tamamlanmaya çalışılıyor. Bu kararın bir aç ana nedeni olsa da en önemli iki etkenini şu şekilde aktarabiliriz: Daha gelişmiş silah sistemlerinin TSK envanterine girmesi ve harp sahasının uzun tecrübe gerektiren dönüşümü.
Bu geçiş sırasında iki camianın sayısal çoğunluğu arttı ve astsubay ile sözleşmeli er ve erbaş sayısında radikal dönüşümler gerçekleşti. Özel ihtisas isteyen konularda ve teknik branşlarda yeni alımlar yapıldı.
***
Bu geçiş sürecinde ciddi eleştiriler olmasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri, eleştirilere temel olan konularda da ciddi adımlar attı. Örneğin eleştirilerden bir tanesinde, profesyonel ordunun silah arkadaşlığı kavramını bitireceği öne sürülüyordu. Ancak milletimizin yapısında da bulunan asker millet kavramı ve TSK tarafından verilen eğitimler çerçevesinde silah arkadaşlığı ve şehadete beraber yürüme duygusunda bir değişiklik olmadı. Aksine hendek/barikat operasyonları, kırsalda yürütülmeye devam edilen terörle mücadele harekatı ve Fırat Kalkanı bu kadrolarla başarıldı ve başarılmaya devam ediliyor. Kimse yanındakine paralı asker olarak bakmıyor, yanındakini şehadet yolunda beraber yürüdüğü silah arkadaşı olarak görüyor. Hepsi sonu şu sözlerle biten yemini etmeye devam ediyor: