Musul’un kuşatılmışlığının içinde yaşananlar sanırım önümüzdeki dönem en çok konuşulan konular olacak. Bir yandan IŞİD tarafından kuşatılan iç yaşam bir yandan dışarıdan uygulanan abluka. Bu çifte kuşatılmışlığın içinde mahkum bırakılan bir buçuk milyon insan.
Musul geçmişte Irak’ın Bağdat’tan sonraki en gelişmiş kentiydi. Hatta bazı konularda Bağdat’tan bile önce gelirdi. Bağdat’ta rahat oturmak isteyen liderler Musul’daki aşiretlerin sözüne önem verirdi. Bir anlamda Musul yarı özerk bile sayılabilirdi. Bağdat’a direnebilen tek şehir Musul ve onun içindeki aşiretlerdi.
Telafer de bölgedeki en önemli Türkmen yerleşim yeriydi. Kendi içlerinde mezhepsel olarak bölünseler de özlerini koruyabilmişlerdi. Silaha en yatkın ve sert Türkmen grupları buradaydı.
Saddam dahil olmak üzere üst rütbelere taşıdıkları Türkmenler hep bu yerleşim yerindendi. Buranın tek handikapı konuştukları lisanı kaybetmiş olmalarıydı. Hangi bölgeye gitseniz bir Türkmen ile konuşabiliyor olmanıza rağmen burada anlaşmakta zorluk çekebilirsiniz. Geçmişin en sert yerleri, maalesef bugün kuşatılmışlığının içinde kaderlerini bekler duruma düşmüş görünseler de son sözü yine onlar söyleyecekler.