Ülke kör bir karanlıktan ve uzun bir geceden çıktı. Dışarıdan baktığınızda her şey Boğaz Köprüsü üzerinde yaşanmış gibi gözüküyor. Yaşananların perde arkası ise bir toplumun kaldıramayacağı kadar kirli ve karanlık. Neden kaldıramayacağı diyorum. Çünkü herkes en yakınlarına sızmış kişiler tarafından ya öldürüldü ya yaralandı ya da rehin alındı. Daha da büyüğü kendisini koruyacağına inandığı ve canını teslim ettiği sözde askerler tarafından ateş altına alındı.
Aldatılmışlık ve güvensizlik hisleri dünyanın en garip duygusudur ve kaybedildiğinde yerine konması da oldukça güçtür. Bir de bunu yaşayanların omuz omuza sırt sırta birbirlerine dayanarak görev yapan güvenlik güçleri olduğunu düşünün. Dün gece kaybedilen bu duyguydu. Yerine konması belki hiç mümkün olmayacak.
Genelkurmay Başkanı sayın Hulusi Akar da en yakın silah arkadaşları tarafından rehin alındı. Canını emanet ettiği kişiler tarafından, bir yarbay tarafından başına silah dayanarak rehin alındı. Bu komutan ki heryere elini kolunu sallayarak girmekten hoşlanan ve tehlikenin içine atılmaktan çekinmeyen bir kişiydi. Son dönemlerini takip etme şansı bulmuştum. Neredeyse karargahta durmaktan hoşlanmazdı. Hudutları ve önemli yerleri gezer, sahada bulunmaktan hoşlanırdı.