Teknik anlamda bir rakibe karşı gardımı alacağım derken takımın doğrusundan vazgeçmek çok pahalıya mal oluyor
30 dakikada 3 gol yiyen Beşiktaş'tan ikinci yarıda rakibini ezip
3 gol atan Beşiktaş'a nasıl gelindi?
Futbolda bazen teknik adamlar kararlarını, deneme-yanılma yoluyla
değil, deneyimleriyle vermeliler. Belki ilk yarıda Benfica
karşısında 3-0 geriye düşmeyi buna bağlayamayız ama ilk yarıya sol
savunmada Beck ve önünde Adriano tercihi ile başlaması, Şenol
Hoca'yı ilk yarı için çözülemez bir duruma götürdü. İlk yarının
bitimine doğru en son baktığımda Gökhan Gönül sol açıkta
oynuyordu.
Bu kadar karmaşadan böyle bir sonuç çıkması bazen kaçınılmaz
oluyor.
İlk 45 dakika bittiğinde başka bir şey daha oluyordu Vodafone
Arena'da... O da 3-0'lık skora rağmen coşkulu Beşiktaş seyircisi
futbolcularını tribüne çağırıyor ve bu maçın daha bitmediğini
hatırlatıyordu onlara... İkinci yarıda doğru değişiklikler de
gelince işler Beşiktaş için kolaylaştı... Şenol Hoca, "Oyunu tutar
ve kontrollü oynarım" diye tuttuğu Adriano'nun bölgesine Cenk'i
alıyor ve artık oyunu öne doğru taşıyordu.
Önce 3-1, sonra penaltı 3-2'ye taşıdı.
Aboubakar'ın golüyle de bana göre; Beşiktaş'ın tarihindeki önemli
skorlardan biri oluşuyor ve maç 3-3'e geliyordu.
Avrupa'da daha önce Beşiktaş'ın yakalandığı skorları hatırlıyorum
ama böyle geriden geldiği maçlar var mıydı bilemiyorum.
Bu puan, o kadar önemli ki; belki Şampiyonlar Ligi'nde son maçta
bir üst tura çıkacaklar.
Futbolda bu tarz geri dönüşleri kolay kolay yakalayamazsınız. Saha
içi doğrularının yanında sizi oraya taşıyan büyük bir tribün
coşkusu da gerekir ki bu dün Vodafone Arena'da fazlasıyla
vardı.
Hakikaten bu tip sonuçlarda taraftarın nasıl bir katkı yaptığını
zaman zaman tartıştığımızda bir kez daha görmüş olduk.