Zaten ligin geneline baktığımızda savunmadan en çok skor katkısı olan takımın Beşiktaş olduğunu görüyoruz. Stoper Tosic'in golünde Quaresma'nın mahareti vardı. Adriano'nun vuruşu ise kaliteydi... Oyuna gelince... Bir kere şunu söylemek lazım; ben Beşiktaş tribününün nasıl bir tepki göstereceğini merak ediyordum. Bu tepki kalan üç maçın şeklini de gösterecekti. Sonuçta şansı az da olsa hala şampiyonluk kovalayan bir Beşiktaş vardı. Bu yüzden tribünün duruşu, mesajı önemliydi Beşiktaş için. Evet belki sayıları azdı ama coşku anlamında yine istenilen seviyede bir Beşiktaş tribünü vardı. Sahaya indiğimizde ise yine aynı hedeften uzaklaşmış ama futbol keyfi yerinde olan bir Beşiktaş vardı. Özellikle ilk yarıda... Zaten bu ikisi birleşince ilk yarıda 2-0'ı buldu Beşiktaş.
Evet devre arasında Cenk'in gidişinden sonra önemli bir transfer olarak gözüken Love istenilen performansı gösteremedi. Geçen sezonun gol kralı idi ama şu kısa zamana baktığımızda katkı verdiğini söylemek zor. Bunda biraz da Alanyaspor ile Beşiktaş'ın oyun farkı da etkili oldu diye düşünüyorum. Ancak 'Şu ana kadar tamam mıdır?' diye sorarsanız, cevabı bence olumlu değil...
Şenol hocanın 'Taraftar istemeden gitmem' demeci şunu gösteriyor ki; ilk tercihi Beşiktaş... En büyük jüri de Beşiktaş taraftarıdır. Tabii ki kararı yönetim verir ve bütün takımlar için bu geçerlidir. Şenol hoca da buna vurgu yapıyor. Şu ana baktığımızda, evet belki bu sezon şampiyonluk kaçmış gözüküyor ama kazanılmış iki şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi performansı arttı ve bence en önemlisi Şenol hoca tarafından seçilen oyunun tribünlere keyif vermesi. Bu noktayı ben çok önemsiyorum çünkü futbolda artık kazanmanın ötesinde görsel heyecanın, seyir keyfinin Beşiktaş gibi lokomotif takımlarda çok önemli olduğunu görüyoruz. Yani sadece kazanmak değil futbolun görsel heyecanını yaşamak istiyor tribündekiler ve bütün futbolseverler. Başarının bunun sonucunda gelmiş olması önemli. Peki Güneş bunu başardı mı? Cevabı kesinlikle evet.