Dünyada olup biten her şeyin, tamı tamına bir günlük gazeteye sığacak kadar olması ne tuhaf’ diyen bir adam vardı. Adamı unuttum, sözü unutamadım. Zekice söylenmiş sözlerden biri deyip geçemiyorum. Olup biteni yalnızca gazeteden veya gazeteciliğin beslediği her türlü medyadan takip edenler için doğru bir söz. Ama biraz düşününce sadece bir sitede, bir sokakta, kamusal bir gündem, algı ve etki oluşturuyor. Buna mukabil, tek kişiyi ilgilendiren bir haber yine medya aracılığıyla yayıldığında o haberin öznesi olan şahıs üzerindeki yıkıcı veya yapıcı etkiyi pek ölçemiyoruz. Ölçüp de ne olacak, orası da ayrı konu. Çeyrek asrı aşan bir süredir medya/insan etkileşimi üzerine çok sayıda kitap yazıldı. Daha çok medyanın manipülatif yönüne dikkat çekmeye çalışan yazarların kâhir ekseriyeti de medya mensubu yahut iletişim uzmanı. Medyanın günlük hayat ve yerel/küresel etkinliği arttıkça, bu etkinin arka planına ilişkin eleştiri, kritik ve hatta ifşâlar da peşpeşe yayınlanmaya başladı.