Kaliforniya’da çok uzun süredir devam eden ve söndürülemeyen büyük orman yangının yüzölçümü dehşet verici boyutlarda.
Ama dehşet verici olan tek yangın bu değil. Avrupa’nın, Yunanistan’la birlikte bir çok noktasındaki yangınlar da epey can yakıyor.
Şu söyleniyor: “Dünya artık iklim tehlikesi bakımından geri dönülemez noktaya geldi, kritik eşik aşıldı aşılıyor. Artık topluca, bütün dünyanın harfiyyen uyacakları bir doğal işleyiş biçimi hayata geçirilse bile, dünyanın içine girdiği küresel sera etkisi azaltılamayacak. Buraya kadar, bitti!”
Bölgesel kıyamet sahneleri, heyelanlar, seller, hortumlar, depremler… Liste uzayıp gidiyor.
Yetmezmiş gibi tutuklanıp zulüm göre çocuklar, sedyeyle taşınıp gözaltına alınan ve nereye götürüldüğü bilinmeyen ihtiyarlar, son bir ayda atılan varil bombalarında öldürülen çocuklar, kadınlar, siviller…Kudüs, İdlib, Arakan…
Ve orada burada toplanan laçivertler içindeki adamların herkes adına sürekli aldıkları kararlar, kınamalar, sonuçlar, belirsizlikler. . .
Gece uyumadan önce şöyle bir dolaşıldığında son dakika felaket haberlerini üzerimize bir yorgan gibi almak.
Ve sabahleyin açılan ajanslardan üstümüze fırlayan yeni günün felaket haberleri.
Ama tatil bölgelerindeki bütün oteller dolu
Ama işte biraz daha buz alabilir miyiz lütfen.
Bu yazı, yeni aldığımız yazlıkta geçireceğiz şekerim.
Dışarıdaki siyasal sistemik şeytanları nasıl yıkacaksın Abidin! Ki içinde ondan daha şedidi var zaten, her gün besleyip bakıp büyütmede, ona toz kondurmamadasın. Takdir edersiniz ki artık hayatın merkezinde ben var.
Değerler hiyerarşisinin basamaklarını akılla fikirle ter dökerek çıkıyoruz; en üstteki ‘nefs’e saygılarımızı sunmak için.
Dünya dışına çıkmamak şartıyla serbest
Öyle değil mi yoksa? Öyle değilse nasıl?
Ev hapsinde tutulan papaz, doların yükselmesinden bazı yaptırımlara, F 35’lerin teslim edilmemesinden ‘stratejik müttefik’le lişkilerin bozulmasına kadar bir yığın olumsuzluğun sebebi olarak görülüyor ya;
İşe yarar bir takas işleminin bir parçası da olmayacaksa, “Amerika’dan ayrılmamak” kaydıyla şartlı salıversek ne olur acaba? İyi hâli görülürse bu şartı “Dünya dışına çıkmamak” şartıyla genişletebiliriz de. Ne oldu? Güldünüz!
Su gibi aziz olsunlar
İHH’nın başı çektiği bir insanlığa yardım ordumuz var.
Bu ordu, dünyada bir numaraya oturan bir ordu. Her türlü savaş, doğal afet ve benzeri zor zamanlarda dünyanın neresi, hangi rengi olursa olsun sağına/soluna bakmadan “ben varım” deyip yardıma koşan; arama kurtarma, tahliye, sağlık, gıda, sıcak ekmek/aş dağıtan bir gönüllüler ordusu. Hepsiyle ne kadar iftihar etsek az.
Dünyanın her yanına dağılıp arı gibi çalışan insanî yardım gönüllülerimiz o kadar çok alanda faaliyet gösteriyorlar ki, gerçekten aşırı mutlu oluyoruz. Düşünün ki bu faaliyetler arasında çocuklara balon dağıtmak da var, üniversite açmak da, El Bab’da olduğu gibi vantilatör dağıtmak da.
En son bir gönüllünün fotoğraflı anonsunu duydum ve yine sevinip sizlerle de paylaşmak istedim
Bekir Arslan Çad’dan bildiriyor: Çamurlu sudan temiz içme suyuna…