Greta isminde, kendisini iklim aktivisti olarak niteleyen bir çocuk BM’ de küresel iklim sorunları üzerine konuştu ve ister istemez olay oldu. Greta’nın olayı daha günler haftalar öncesinden başlamıştı aslında. Atlantiği aşmak için yelkenliyle yola çıkması da bir işaret fişeğiydi. Fakat Greta’nın haklı/haksız kimi suçlamaları, ithamları da içeren konuşması tam da beklendiği gibi küresel gündeme oturuverdi. Temelde Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin içeriğine dayanarak bir açıklama yaptı Greta. Normaldir, teknik olarak hukuksal çerçevede ihlâl edildiğini düşündüğü bir çocuk hakkı konusunda itirazını dile getirmiştir. Ama bunu dile getiriş biçimi, takındığı agresif tavır dışında takdir koltuğunun da, eleştiri oklarının da hedefine oturması birkaç dakikayı aldı ve tartışmalar hâlen sürüp gitmekte. Çocuğu bir kahraman olarak görenler de var, ergen bir psikopat olarak görenler de. Bir kısım ahali 16 yaşındaki kız çocuğunun yaptıklarını tutarlı ve müthiş bulurken, başka bir kısım kamuoyu kızın bir kukla olduğunu, arkasında değişik güçler bulunduğunu, iklim değişikliğinin araçsallaştırılması üzerinden yeni bir oyun tezgâhlandığını vs ileri sürdü. Greta’nın, ‘çocukluğun çalınması’ söylemi ise doğal olarak özellikle Ortadoğu kaynaklı çocuk ölümleri ve acıları öne çıkarılmasıyla bir fasafiso söylemine indirgeniverdi.