‘’Avrupa’nın ekser memleketlerinde television (uzaktan görme) neşriyatı başlamıştır. Akşam üzeri radyosunu açarak dünyanın dört tarafından gelen sesleri dinleyenler şimdi, küçük bazı ilavelerle, bu sesleri çıkaranları da görebiliyorlar. Bu suretle birkaç sene evvel tahakkuk edilemeyecek bir hayal sanılan bir şey daha hakikat olmuştur. . . . Yalnız şunu söyleyelim ki television aleti, bazılarının zannettikleri gibi bir düğmeye basınca dünyanın her köşesini gösteren aletler değildir. . . ’’ yazılmış sene 1930’larda.