Bayram hayatımıza bayram olarak mı girip çıktı, yoksa bir tatil olarak mı? Her ikisi diyenler de olacak, hiç biri diyenler de. Yaşarken ayakta kalmak için verilen uğraşların çeşitliliği ve mesaiye bağımlılığın katı kuralları çeşitli cevaplar için zemin oluşturabiliyor. Herkes için aynıymış gibi yaşanan toplumsal ânların sayısı azalıyor. Mikro bölünmeler yaşayan bireyin, yaşadığı ânların da mikro çeşitliliğe sahip olması bir gerçeklik. Aynı ev içinde bile aynı ânları yaşamıyor insanlar. Yaşaması gerekmediğini düşünenlerin sayısı da arttıkça artıyor. Yekpare şeylerin hissedilebildiği yegâne anlar olarak aşırı yağmur, aşırı sıcak, deprem gibi tabii hadiseler kaldı galiba. Deprem demişken biraz durmak ve 20. yıldönümüne ulaştığımız o büyük depremin ardından alındığı söylenen dersleri, verilen vaadleri, yapılanları ve yapılmayanları sıralamak… Evet can sıkar. Ama Marmara’da peryodik büyük kırılma zamanının çoktan geldiğini söyleyen uzmanların sayısı az değil.