Göçmenler, mülteciler, sığınmacılar, çaresiz insanlar orada burada itilip kakılmaya, üzerlerinden nefret üretilmeye, dışlanmaya, ezilmeye, öldürülmeye devam ediyor. Gün geçmiyor ki onlar hakkında üzücü, nefessiz bırakıcı, çaresizliği büyüten bir haberle karşılaşmayalım. Vatanlarındaki ölüm kusan gündemden kaçıp, büyük mâli bedeller ve sayısız kötü ihtimalleri de göze alarak çıktıkları yolda, bazan denizin ortasında, bazan bir kamyonun kasası altında, bazan düpedüz ırkçı bir nefret saldırısının hedefi olarak…Kucaklarında bebekleriyle…Ölüyorlar işte. Başardın Süpermen! Türkiye başka! Gerçekten kötü niyetli, gerçekten insan olmanın erdeminden sevincinden uzaklaşmış, kendisini sadece anlamsız bir kötülüğün şekillendirmesine izin veren insanımsılardan zaman zaman yükselen provokatif söylemler dışında Türkiye başka. Burada yakın coğrafyamızdaki her ülkeden ama özellikle Suriye’den milyonlarca insan Devletimizin yardımı, ikramı ve güvenlik şemsiyesi altında yıllardır yaşıyor. Avrupa göçmenler konusunda iyi bir sınav vermedi. Alaycı, aşağılayıcı ve ırkçı nefret söylemi üzerinden yükselen tutumlarla ilgili sayısız fotoğraf ve video filmi var sokaktaki günlük hayatın arşivlerinde. Ama mesela hafta sonu Berlin’de yüzbinlerce kişinin ve çok sayıda STK’nın katılımıyla yapılan ve her tür ırkçılığa karşı sesini yükselten bir sosyoloji de var. Avrupa’nın bir çok ülkesinde ırkçı sağ partilerin hızlı bir yükselişle merkeze doğru ilerlediği görülüyor. Bu yükselişin sokaktaki sıradan insanda yansıması ise; müslümanlar başta olmak üzere, özellikle ortadoğu ve asyatik insanlara karşı nefret saldırıları şeklinde görülüyor.