Hangi inanç dairesi içindeyseniz, o inanç kaynaklı düşünme ve akletme biçimleri sizi etkiler. İçinde yer aldığınız dinin nas ve esasları, bu inanca bağlı olarak ortaya çıkan teorik ve pratik külliyat sizi ister istemez düşünürken ve gündelik hayat içinde bir şeyler yaparken etkiler, yönlendirir. Mesela tek kelime: kader! Bu kelimeyi kullanma alanına baktığımızda uçsuz bucaksız bir saha görebiliriz. Mesela, her şeyde bir hayır vardır. Mesela, olanda da olmayanda da hayır vardır. Biraz daha: Sabah ola hayır ola, az sabret, abdestsiz çıkma, selamı aranızda yayınız (h. ş), ilh… En sonunda kaçınılmaz olarak ölümle karşılaşacağımız bir dünya hayatı içinden geçip gidiyoruz işte. Ama geçip giderken, başımıza gelen veya gelmeyen olaylara, düşüncelere bakıp, yine içinde yer aldığımız inanç, felsefe ve kanaatlara göre kendimizi iyi veya kötü hissediyoruz. İyi anlarımızda da, kötü anlarımızda da bir ses duymak istiyoruz. O sesin sahibini mi yanımızda görmek istiyoruz, yoksa o genellikle kalıp şeklinde söylenen cümleye mi ihtiyacımız var, pek çözemiyorum.